Kar Üstünde Bir Yürüyüşün Hikayesi

İrem Asya Şallı
3 min readJan 24, 2022

Günlerdir yoğun kar yağışından bahsediliyor. Sosyal medyayı açıyorum her yer kar dolu ve bembeyaz fakat ben sokağıma bir çıkıyorum kuru asfalt! Sadece birkaç minik kar var, sanki kar spreyiyle beni avutmak için yapılmış gibi…

Dün tam da bu nedenle kocaman bir hayal kırıklığıydı. Beklentilerim yıkılmıştı, bir şeyler eksik kalmıştı. Çünkü içimde dışarı çıkıp karla oynamak isteyen bir çocuk vardı. Tam da bu noktada hayalleri yıkılan o çocuktu işte. Ardından bugün camdan baktığımda yerlerin bembeyaz olduğunu ve hala karın yağmaya devam ettiğini görüyorum! Hemen kalın bir kıyafet giyip atkım ve montumla kendimi dışarı atıyorum, o sıcacık ve konforlu alanımdan çıkıyorum.

Sokağa adım atar atmaz soğuğu hissediyorum. Parka doğru adım adım ilerlerken düşünmeye başlıyorum… Yollar kar tutmuyor çünkü yollar tuzlanıyor. Yollar tuzlanmalı çünkü işe giden insanlar, okula giden öğrenciler var. Okulları iptal etseler dahi insanlar işe gitmeli çünkü hayat bu şekilde dönüyor! Ama keşke hava böyle güzel bir kış günü, yaz günü, ilk veya son bahar günü olduğunda tüm işler dursa ve dünya o günün keyfini almak için dönse yalnızca… Keşke bunun için de bir yasa olsa! Tabii yalnızca ben düşündüğümle kalıyorum.

Yine de düşünmeye devam ediyorum… Hava çok soğuk. Bu soğuk havada dışarda bir sürü insan ve bir sürü hayvan var. Karın keyfini çıkardıktan sonra dönebilecekleri sıcak bir evi olmayan, içecek sıcak bir çayı, kahvesi, çorbası olmayan insanlar ve hayvanlar var sokakta. Çünkü sosyal bir adaletsizlik, ekonomik bir eşitsizlik var. Keşke diyorum, o büyük spor salonlarımızı, misafirhanelerimizi ve daha nicelerini bu sefer de o insanlar, o hayvanlar için ısıtsak. Keşke çayımızı, çorbamızı bu sefer de onlarla içmek için hazırlasak. Misafir etmekten bahsediyorum aslında yalnızca, hani o kültürümüzün temeli olan misafirlikten. Tabii asıl ümidim herkesin bir yuvası, sıcak bir gıdası olması ama bu uğurda, insanlık için ilk adım misafirlikten geçiyordur belki kim bilir?

Düşüncelerim eşliğinde parka geliyorum ve gözlerime inanamıyorum; Her yer bembeyaz! Nasıl mutlu oluyorum! Ayağımın altından ben yürürken karın ezilişinin sesi geliyor kulaklarıma doğru, kar yağıyor montumun üstüne, temiz hava doluyor ciğerlerime, kar kokusu eşliğinde…

Bütün parkı yürüyorum, her köşesine ayak izimi bırakıyorum her saniye. Çocukluğumu geçirdiğim, kaydıraklarında kaydığım, salıncaklarında sallandığım parkta kendimi kardan adam yaparken bulunca anlıyorum ki çocukluğuma kadar yürümüşüm meğerse! Tadını çıkartıyorum o anın, bambaşka bir gözle bakıyorum bu sefer parktaki her köşeye. Çokça değişmiş tabii. Zaten ne kaldı ki eskisi gibi? Kuşlara yem attığım o küçük yuvarlak yere artık Survivor-vari oyuncaklar koymuşlar mesela… Yoksa çocuklar artık yem atmıyor mu kuşlara? Metal bir salıncak vardı mesela ‘saray salıncağı’ diyorlar sanırım şimdi adına. Onu görüyorum neyse ki parkta ama sarıp sarmalanmış, paslanmış çokça. Kar yağıyor, ondan çalışmıyordur yoksa biniyordur hala çocuklar diye umuyorum o salıncak adına da.

Park turum bitiyor, yürüyüş yolunda taptaze bir şekilde yürüyorum artık. Aklım hala parkta bıraktığım minyatür kardan adamımda. Eskiden tepsiyle eve kar getirirdi babaannem beni eve sokmak ve daha fazla üşümemi engellemek için. Tepsideki karla cam kenarında, peteklerin üzerinde oynardım yüzümde kocaman bir gülümsemeyle. Aynı güzel havalarda anneannemlerin balkon demirlerine yastıkları dizdiği, o camdaki demirlerde, yastıkların üzerinde oynarken büyük dayımın çikolatalı gofret uzattığı anda gülümsediğim gibi…

Evimin olduğu sokağa gelirken yine dik bir yokuş karşılıyor beni. Arabaların içinde duran paspası çıkarıp verdiği babasına doğru paspasın üzerinde kayıyor bir çocuk yokuşun tepesinden. Çocukların gülümsemesi ve güzel bir çocukluk nasıl da tebessüm ettiriyor insana ister istemez! Bir çocuğun gülümsemesini, mutluluğunu izleyen yetişkinlerin göz göze gelip neyden bahsettiklerini bilerek gülümsemesi gibi berraklaşıyor insanın ruhu.

Tebrik ediyorum kendimi; Karda kayıp düşmeden çocukluğuma kadar gidip geldiğim için! Ve tüm dilek haklarımı kullanıyorum; Herkesin çocukluğunu hatırlayınca gülümsemesi, her çocuğun gülümsemesinin yüzünden eksik olmaması, her insanın ve her canlının birer sıcak ve mutlu yuvasının olması için!

--

--